Türkçe Lore - Diablo (Tüm Hikaye)
Diablo evreninin hikayesi The Eternal Conflict adı verilen melekler ve şeytanlar arasında süre gelen ta ki gerçekliğin yaradılışına kadar uzanan bir savaşa dayanır.
Bu sonsuz savaştan sıkılan ve savaşın bir yere varamayacağına inanan Angiris Council üyesi Inarius isimli bir melek, kendisi gibi düşünenleri aramaya başlar. İşin trajik yanı ise kendisine ilk gelen destek cehennem saflarından olur. Prime evil yani büyük iblis dediğimiz iblislerden Mephisto'nun kızı olan Lilith Inarius'un saflarına katılan ilk kişi olur.
Bu arada hikâyede adı geçecek olan baş melekleri, büyük ve küçük iblisleri ilerde bir başka videoda detaylı anlatırız.
Inarius'un ilk işi, daha önce Tyrael tarafından kurulmuş olan, The Pandemonium Fortress tarafından korunan world stone adı verilen dünyalar taşını çalmak oldu. Bu taşı çalmalarının amacı adından da anlaşılacağı gibi kendilerine yeni bir dünya kurmak ve bu dünyayı hem meleklerden hem de şeytanlardan korumaktır.
Santuary yani sığınak adını verdikleri bu dünyayı world stone'nun etrafına yaptılar. Ve yine bu taşı onun koruyucu kalkanı olarak kullanılmasını sağladılar. Worldstone sayesinde uzun yıllar hem cennetin hem de cehennemin gözünden uzak, iblis ve melekler arasında barışın hüküm sürdüğü bir yer haline gelen sanctuary, ilk insan ırkının oluşumuna ev sahipliği yapan gezegendir. Nephalem adı verilen bu insan ırkı, melek ve iblislerin daha doğrusu Inarius ve Lilith'in aşkı sonucu ortaya çıkar. Nephalem ırkı yarı iblis, yarı melek iradesine sahip olduğundan çok büyük bir potansiyel içermekteydi. Bu potansiyelden korkan Inarius bütün insan ırkını çok geçmeden yok etmek istedi. Ancak büyük aşkı Lilith ise evlatlarının hem yok olmasını istemiyordu hem de onlardan oluşan bir ordu kurarak hem cenneti hem de cehennemi ortadan kaldırmayı planlıyordu. Böylelikle ortaya çıkan anlaşmazlık sonucu, Lilith, Inarius'u korkutup durdurmak adına Sanctuary'de bulunan bütün melek ve iblisleri öldürerek onları bu gezegenden sürdü. Bunun karşılığında Inarius ise büyük aşkı Lilith'i Void adı verilen sonsuz karanlığa hapsetti. İnsan ırkını bağışladı ancak onlarla yaşamak yerine onların tanrısı olmayı seçti. Worldstone'u Nephalem ırkının güçlerini bastırmak için kullandı ve kendisinin liderlik ettiği Cathedral of Light ışığın kilisesi dinini kurdu.
Uzun yıllar sonra Nephalem ırkı sahip olduğu potansiyeli unutmaya başladığı günlerde büyük iblisler sanctuary'i keşfeder ve cennet ile olan sonsuz savaşta bunu üstünlük kurma adına kullanmak isterler. Mephisto oğlu Lucion'u dünyamıza gönderir ve insanları kandırarak kendi saflarına çekmesini ister. Bu durum ışığın kilisesi tarafından hemen fark edilir. Çok geçmeden cennet ve cehennem arasındaki savaşın yansıması sanctuary isimli dünyamızda da oluşmaya başlar. Bu savaşa Günah savaşı adı verilir. Öte yandan Mephisto'nun amacı, küçük iblisler adını verdiğimiz çok da küçük ve güçsüz olmayan 4 iblis tarafından onaylanmaz ve cehennemde bir ayaklanma çıkar. Cennet sanctuary'de üstünlüğünü kurmaya başlarken küçük iblisler 3 büyük iblisi ruh taşı adı verdikleri artifaktlara hapseder ve dünyamıza sürgün ederler. Bunun üzerine Tyrael Horadrim adını verdiği bir büyücüler meclisi kurar ve bu üç ruh taşını güvenli bir şekilde dünyada saklamalarını emreder.
Bu üç büyük iblisten Baal'ın gücünden ötürü soulstone'dan kurtulmak üzeredir. Bu nedenle Horadrimin en güçlü büyücülerinden olan Tal'Rasha Baal'ın ruh taşını kendi bedenine saplar ve horadrime mahzeni üzerine kapatmalarını emreder.
Mephisto, Kurast yakınlarında Zakarum kilisesi üyeleri tarafından korunan bir yere kapatalır. Bu ara özetleyecek olursak Zakarum kilisesi Işığın kilisesinin devamı niteliğinde olup daha çok savaşçı ve monklardan oluşan bir dini örgüttür.
Diablo ise Westmarch'da yakalanır. Ve bu bölgede Tristram yakınlarında eskiden ışığın kutsal kilisesi olan ve daha sonra Zakarum müritleri tarafından korunacak olan kilisenin altında saklanır.
Aslında Zakarum kilisesi soulstone'lardan haberdar değildir. Ancak yıllar süresince devam eden kutsal bölge anlaşıyı ile bu mahzenleri korurlar. Ve işte bu nedenle de yozlaşmaları çok da zor olmadı. Ancak biz Zakarum'un hikayesine derinlemesine inmeden Diablo 1 oyununun hikayesine geçiş yapacağız.
Diablo 1'e girişi zamanında bir halk kahramanı olan Kral Leoric ile yapabiliriz. Kral Leoric Khanduras bölgesini ele geçirir ve Tristram kasabasına yerleşir. Ve en büyük kötülük en yakınından gelir. Kral Leoric'in en güvendiği baş danışmanı Arcbishop Lazarus'un zihni Mephisto tarafından ele geçirilmiştir ve kardeşi Diablo'yu kurtarmak için planlarını uygulamaya başlamıştır. Diablo'yu hapseden kırmızı ruh taşının gücünün zayıflaması ile birlikte, terör yavaş yavaş Tristram kasabasını sarmaya başlar. Bu dönemde Kral Leoric'in küçük oğlu Albrecth Lazarus tarafından kaçırılır ve Diablo'nun ihtiyacı olan beden olarak kullanılmasını sağlar. Diablo'nun zihin oyunları ve oğlunun kaçırılması ile birlikte aklını yitiren Kral Leoric çaresiz bir şekilde oğlunu aramaya başlar. Lazarus'un Leoric'e son kötülüğü onu Buthcer denilen şeytani yaratığın tuzağına sürüklemek oldu. Burada hayatını kaybeden Kral Leoric'in ruhu hala iskeletten oluşan bedeninde yaşamaya devam etti ve Tristram'a dehşet saldı.
Bu sırada dünyanın çeşitli bölgelerinden, Tristramdaki iblis hareketliliğini haber alan kahramanlar yani bölgeye gelir. Oynanabilen savaşçı karakter Kral Leoric'in büyük oğlu Aidan'dır. Tristram'da Horadrim'in son üyesi olan Decard Cain'in de yardımı ile Tristram Kilisesinin derinliklerine inilir ve Diablo ile yüzleşilir. Diablo'nun ölümü ile Aidan birlikte kardeşi Albrecth'in alnına saplanmış olan kırmızı ruh taşını çıkartır ve büyük bir hata yaparak onu kendisine saplar.
Bu ara Decard Cain adını verdiğimiz karakter oyun içerisinde büyük bir bölüme sahiptir ve bize Diablo evreninin hikayesini anlatan kişidir.
Aidan'ın daha önceden Kral Leoric'in büyük oğlu olduğunu biliyorduk. Diablo 2 oyununda ise kendisini The Dark Wanderer "Karanlık Gezgin" adı ile tanıyacağız.
Diablo 2’nin hikayesi dark wanderer ile başlar ve bu karakter etrafında şekillenir.
Kahramanlar olarak ilk karşılaştığımız büyük kötülük Tristram’ı etkisi altına alan Andariel olur. Küçük iblisler denilen 4 iblisten biridir kendisi. Daha önce 3 büyük iblisi bizim dünyamıza sürgün etmelerine rağmen Cehennemde çıkan düzensizlik ve kaos nedeni ile Andariel ve ikiz kardeşi Duriel sanctuary’e gelir ve 3 büyük iblisi yeniden cehennemin yönetimine geçmesini ister. Andariel’in görevi Diablo’yu bulmaktı ancak Diablo zaten serbest kalmıştır. Andariel’in görevi ise Tristram’ı elde tutmak ve Lut Ghoelin’e olan geçişi kapatmaktır. Biz kahramanlar olarak Andariel’i öldürüp karanlık gezgini bulmak için Lut Ghoelin’e yöneliyoruz. Karanlık gezgin bizden çok önce gelir ve Tal Rasha’nın mezarını bulur. Baal’ı serbest bırakmak isterken Tyrael gelir ve karanlık gezgine engel olmaya çalışır. Ancak bu sırada karanlık gezginin yancısı diyebileceğimiz Marius ruh taşını Tal Rasha’nın göğsünden çıkartır. Bu ara Marius karanlık gezginin Tristram’da peşine taktığı sıradan bir insandır. Tyreal Marius’a yaptığı aptallık karşılığında Kurast’a gitmesini ve Pandemionum’a geçmesini ve ruh taşını yok etmesini emreder. Bu sırada Tal Rasha ve karanlık gezgin Tyreal’ı mezara hapseder ve Kurast’a Mephisto’nun yanına giderler. Aynı zamanda Marius’da buraya gelir tabi ancak görevini yerine getiremez ve aklını kaybetme yolunda kendini bir akıl hastanesine kapatır.
Diğer taraftan karanlık gezgini takip eden biz kahramanlar Tal Rasha’nın mezarını ararken Duriel ile karşılaşıyoruz. Duriel’ı burada öldürüp Tal Rasha’nın mezarını buluyoruz ancak her şey için çok geç kalınmıştı. Tyreal’ı kurtarıyoruz ve Tal Rasha ve karanlık gezginin peşinden Kurast’a yol alıyoruz.
Mephisto büyüsü ile Diablo’yu gerçek formuna sokar ve portaldan Pandemonium’a yollar. Baal ise ruh taşınının peşine düşer. Mephisto ise çok geçmeden biz kahramanlarla karşılaşır ve yenilgiden sonra ruh taşı Pandemonium’a geçen kahramanlar tarafından yok edilir. Bu ara ruh taşı yok edilen iblis bir daha bizim dünyamıza geçiş yapamayacaktır. Pandemonium’da Diablo ile karşılaşan kahramanlar Diablo’yu alt eder ve yine ruh taşını imha ederler.
Geriye Baal kalmıştır. Baal’ın ruh taşını almak için Marius’u saklandığı hastanede bulur ve ruh taşını ele geçirir. Daha da güçlenmek adına Baal kuzeyde Ararat Dağında bulunan dünya taşına ruhunu bağlar. Kahramanlar olarak burada Baal’ı alt ediyoruz ve Tyreal Baal’ı durdurmak için dünya taşını yok ediyor.
Böylelikle Diablo 2 oyununda üç büyük iblis Diablo Mephisto Baal ve küçük iblislerden de Andariel ve Duriel ölmüş oluyor geriye iki iblis kalmıştır.
Diablo 3’ün hikayesi aslında basit olsa da örgüsü hayli karışıktır. Bu nedenle çok detaya inmeden yüzeydeki hikâyeyi anlatacağım.
Diablo 3 Aidan ve Adria’nın kızı olan Leah yı yanına evlatlık alan Decard Cain’in araştırmalarını yaptığı Tristram Katedraline gökten düşen bir yıldızla başlar. Bu sırada kaybolan Decard Cain’i kurtarmak için katedralin derinliklerine inen kahramanlar sonrasında düşen yıldızı araştırmak için katedral’in daha derinine iner burada Kral Leoric ile bir kez daha karşılaşan kahramanlar düşen yıldızın aslında bir insan olduğunu fark ederler. Decard Cain bu adamın sıradan bir insan olmadığından emindir ve kahramanlara düşen diğer parçaları aramalarını ister. Bu sırada Magda isimli bir tarikat büyücüsü ile yüzleşirler. Bu süreçte Decard Cain ağır yaralanır ve yaşamını yitirir. Öte yandan düşen yıldızın aslında Adaletin meleği olan Tyreal olduğu anlaşılır.
Magda ile olan savaşta başındaki kişinin Cehennemin 4 küçük iblisinden biri olan Belial olduğunu öğreniyoruz. Caldeum şehrinde kendisini köşeye sıkıştırıyoruz ve yalanlarına son veriyoruz.
Bu yolculukta Karanlık Gezgin’in eski aşkı ve Leah’ın annesi Adria’yı kurtarıyoruz. Ayrıca Blacksoulstone adı verilen kara ruh taşını ele geçiriyoruz.
Belial’ı ruhunu bu ruh taşına hapsettikten sonra Ararat Dağına doğru yola çıkıyoruz. Amacımız hayatta olan son iblis generali olan Azmodan’ı durdurup kara ruh taşına hapsetmektir. Bu görevde de başarılı oluyoruz. Bu sayede 7 büyük ve küçük iblis generallerinin hepsi kara ruh taşına hapsetmiş oluyoruz. Tam her şey sona erdi diye düşünürken Adria’nın gerçek planı ortaya çıkıyor. Leah Aidan’ın kızı olduğundan bedeni Diablo gibi iblisler için uygun bir kalıp. Adria bunu kullanarak 7 iblis generalinin ruhunu Leah’ın içine zerk ediyor. İblislerin en güçlüsü olan Diablo önderliğinde Leah’ın bedeni ve zihni ele geçirilmiş oluyor. Diablo portal açıp yüksek cennete geçiyor. Amacı cennetin bütün gücünü barından Crystal Arch’ı yozlaştırmak. Ancak önünde son bir engel vardır. Bu da Cennetin en güçlüsü cesaretin baş meleği imperius. Elmas kapılarda Imperius’u da bozguna uğratan Diablo’nun önünde artık kimse duramaz diye düşünürken planları bozan biz Nephalem ırkı oluyoruz. Diablo’yu durduruyoruz ve kara ruh taşına yeniden hapsediyoruz.
Sonrasında yüksek melek meclisi Angiris kara ruh taşının Cennet’te saklanmasına karar veriyor. Ancak Tyreal bu durumdan şüpheleniyor. Kara ruh taşını çalıp dünyamız olan Sanctuary’e getiriyor. Horadrim’i yeniden kurarak Corvus şehrinin altında bir mahzene saklıyor.
Ölümün temsilcisi ve eski bilgelik baş meleği olan Mathael durumdan hoşnut olmayarak kara ruh taşını çalışıyor. Amacı bütün iblisleri ve iblis özelliği barından bütün ırkları yani Nephalem insan ırkını yok etmek. Kısaca Mathael kadim sonsuz savaşa son verme amacındadır.
Kahramanlar olarak son görevimizde bu sefer Mathael ile karşılaşıyoruz. Kara ruh taşını kırıp içindeki bütün iblis ruhlarını özümsemiş olsa dahi Mathael Nephalem karşısında duramıyor. Mathael ölüyor ve içinde barındırdığı bütün ruhlar serbest kalıyor.
Mathael’in içinden serbest kalan ruhlara ne oldu ya da ne olacağını bilmiyoruz. Ancak Tyrael’ın Nephalem ırkından korkmaya başladığını görüyoruz. Cennet ve Cehennemin bütün şampiyonlarını alt etmeyi başaran bu ırk evreni felakete mi sürükleyecek yoksa huzura mı?
Yorumlar
Yorum Gönder