Ureh Şehri ve Büyücü Klanlar Savaşı - Diablo Lore (Mage Clan Wars - City of Ureh)
Ureh Şehri ve Büyücü Klanlar Savaşı - Diablo Lore (Mage Clan Wars - City of Ureh)
Merhaba arkadaşlar. Bir başka diablo lore videosu ile sizleri selamlıyoruz.
Bir önceki videoda günah savaşını anlatmıştık. Bu videoda ise bu savaşın sonrasında gezegenimizde yaşanan hadiselerden bahsedeceğiz. Keyifli seyirler.
Günah Savaşı sırasında herşeyin merkezinde yer alan bir şehir vardı. Kehjan olarak bilinen bu şehir hem Işığın kilisenin hem de Truine tarikatının merkeziydi. Varlıkları çok eskiye dayanan büyücü loncaları da burada bulunuyordu ancak dinler kadar güçlü değillerdi. İki büyük dinin Günah Savaşı'nda yok olması ile büyücü toplulukların yükselişi kaçınılmaz oldu. Ancak eskisi gibi sayıları çok değildi. 3 ana büyücü klanı kendini göstermişti. Vizjerei, Ennead, Ammuit. Kejhan şehri eski görkemininde ötesine geçerek artık bölgesel olarak yayılmaya başlamıştı. Hatta kendine yeni bir isim bile verilmişti. Kehjistan. Kehjistan'ın gelişimi ile günümüzde isimleri bilinen şehirlerin de yükselişi bu çağda başlamıştır. Caldeum, Kurast, Viz-jun ve Ureh gibi.
Hazır adı geçmişken Ureh şehrinden de bahsedelim. Günah savaşı sonrası büyücü klanların kontrolünde gelişen dünyamızda Ureh şehri gezegenimizin yükselen yıldızı olmuştu. Bu durum yalnızca yaşayan büyücülerin değil, Cehennem tarafından da fark edilmişti. İnsanlar şehrin faziletlerinden faydalanmak için şehre akın akın gelirken, şehrin önemini ve cazibesini de arttırıyorlardı. Terörün baş iblisi Diablo da buradaki potansiyeli kullanıp, burayı cehennemin bir karargahı yapma niyetindeydi. Olası bir savaş durumunda şehir üzerinde oluşturacağı bir geçitten ordularını dünyaya gönderebilecekti. Ancak her ne yaptı ise Diablo'nun terörü şehrin üzerinde etki yaratmıyordu. Çünkü şehir çok güçlü büyüclere ev sahipliği yapmaktaydı. Olası her türlü kötülük hemen defediliyordu. Diablo ise taktik değiştirmeye karar verdi ve terörünü ve yozlaşmasını şehrin etrafındaki çevreye uygulamaya karar verdi. Bu durum önce şehre olan giriş çıkışı kötü etkiledi. Kimse şehirle ticaret yapmaz hale geldi. Tabi haliyle şehir yiyecek sıkıntısı yaşamaya başladı. Kıtlık ve türlü uğursuzlukla boğuşan şehrin imdadına baş melek Mirakodus yetişecekti. Şehrin yöneticisi olan Juris Khan ile iletişime geçen Mirakodus cennetten geldiğini ve cennetin ışığı ve faziletlerini Ureh şehrine bahşedeceğini vaadetti. Zaten zor durumda olan Juris Khan teklifi büyük bir hevesle kabul etti. Şehrin önde gelen büyücülerini ikna eden Juris Khan Mirakodus'un tarif ettiği şekilde şehri cennete ışınlamak için girişimlere başladılar. Ve her zaman olduğu gibi ihanet en yakından geldi. Baş büyücü Gregus Mazi Diablo ile işbirliği içindeydi. Zaten isminden de anladığınız üzere Baş Melek Mirakodus diye bir melek de yoktu o da Diablo'nun ta kendisiydi. Ve şehri cennete değil cehenneme götürüyorlardı. Gregus Mazi ışınlama işlemi bitmeden kendini şehrin dışına çıkarmayı başardı. İçerde ise Juris Khan olan biteni anlayınca büyüyü değiştirmeye çalıştıysa da çok başarılı olamadı. Şehir ne cennete ne cehenneme ışınlanmıştı arada araf diyebileceğimiz bir yerde kaldı. Şehir bir anda yok olmuştu. Ve Gregus Mazi dışında kimse şehre ne olduğunu bilmiyordu. Gregus Mazi de ilerleyen zamanlarda kendisine vaad edilen ödülü almak için kendisini şehre ışınladı ve hiçbirşeyin planlandığı gitmediğini öğrendi ancak artık onun için de çok geçti. Juris Khan kendisini yakaladı ve infaz etti. Şehir günümüzde hala gizemini korumaktadır. Diablo 3 teaser sinematiğinde çok kısa olarak gösterildiğinde acaba şehir geri mi geliyor sorularını ortaya çıkardıysa da konu ile ilgili bir gelişme olmadı. Bu olaydan tam 2000 yıl sonra Kentril Dumon isimli bir tüccar, Quov Tsin isimli bir büyücü ve Zayl isim bir necromancer şehri bulmak adına bir sefer düzenlediler ancak şehrinden kendisinden ziyade yankısı ile karşılaştılar. Denilir ki aslında gördükleri şeyler yankı veya yanılsama değildi. Şehir arafta kaldığı için bu tarz olaylar yaşanmaktaydı. Ureh şehrinin hikayesini Gölge Krallık isimli kitaptan öğreniyoruz. Oyunda ise şehre olanları Kentril Dumon isimli tüccardan.
Nymyr dağının doğusunda bunlar yaşanırken büyücü klanlar gelişmeye devam ediyordu. Büyücülerin bu altın çağı yaklaşık 1500 yıl sürecekti. Eskiden ruh klanı olarak anılan vizjerei, diğer klanlara ruh çağırma büyüleri yani iblis çağırma büyüleri yapmayacaklarına dair söz vermişti. Ancak huylu huyundan vazgeçmeyecekti. Bu sırada Vizjerei klanı diğer büyücü klanlarına nazaran daha fazla gelişti ve yine ruh büyüleri üzerine çalışmalar yapmaya başladı. Bunu öğrenen diğer klanlar Vizjerei yı uyardı. Ancak durum pek değiştirmedi. Ve karşılıklı suikastçıların gönderildiği bir soğuk savaş dönemi başlamış oldu. Ama durum Vizjerei'nin lehine dönmeye başladığından diğer büyücü klanları Vizjerei'nin başkenti olan Viz-Jun'a baskın düzenledi ve bine yakın büyücüyü burada katletti. Vizjerei klanının cevabı sert olacaktı. İblis çağırma büyülerini daha agresif hale getirdiler ve amansızca düşmanlarının üzerlerine saldırdılar. Hatta iblis çağırma büyülerinde daha ileri giderek, Torajan Ormanlarını mesken edinmiş yerel halk Umbaru kabilesinin üyelerinin bedenlerini kullanarak, onların içlerine çağırdıkları iblisleri yerleştirdirler. Hatta bu acımasız deney sonucu oyunda çokça karşılaştığımız Khazra ırkı ortaya çıkmış oldu. Umbaru klanını ise oynanabilir With Doctor sınıfından tanıyanlarınız olabilir. Hereos of the Storm'da yer alan Nazeebo isimli karakter de bu kabile mensubu idi.
Vizjerei'nin acımasız yıkımı devam ederken, bu sefer vizjerei içinde bir iç savaş patlak verecekti. Klanın yönetici seviyesinde bulunan iki kardeş, iki farklı iblis kullanma felsefesi güdecekler ve fikir ayrılığına düşeceklerdi. Bu kardeşlerden ilki Horazon idi. Horazon çağırılan iblislerin iradelerini kırarak kendi kontrolü altına alıyordu ve bunun klanı ve insanlık için en iyi olduğuna inanıyordu. Ki aslında tüm iblis çağırma olayı kötü bir olgu iken kontrol altında tutma çabası yine bir nebze iyilik gibi görünüyor. Çünkü diğer kardeş Bartuc çağırdığı iblisleri kontrol altına almak istemiyordu. Çünkü insan oğlunun iblislere tapması gerektiğini düşünüyordu. Kontrol altında olmayan iblislerin yıkıcı gücü de haliyle çok daha fazla oluyordu. İşte bu nedenle Horazon’un felsefesi Bartuc’un inancına göre bir nebze daha masum sayılabilir. Bartuc’un yöntemi başta Vizjerei klanını kurtarıyordu. Ancak önünde düşman kalmayan iblisler doğal bir sorun olma potansiyeli taşıyordu. Ve çok geçmeden bu ikili arasında iç savaş patlak verdi. Bartuc yaptıkları ve savaşta gösterdiği başarılar düşmanlarına korku salıyordu. Öldürdüğü insanların kanı ile yıkanmasıyla da ün yapmış bu savaş dehası büyücü general, kardeşi Horazon tarafından acı bir şekilde öldürülerek durdurulacaktı. Bu büyücü klanlarının savaşının sonu olacaktı. Viz-jun şehri yerle bir olmuş bütün dünya bu savaş nedeni ile sarsılmıştı. Bu nedenle insanoğlu büyü klanlarına bir daha güvenmeyecek ve büyünün çağı acı bir şekilde sona ermiş olacaktı.
Yorumlar
Yorum Gönder