Tristram'ın Kararması - Diablo Lore ( Diablo 1 Tüm Hikaye )


Tristram'ın Kararması - Diablo Lore ( Diablo 1 Tüm Hikaye )

Herkese merhabalar arkadaşlar.
Uzun bir serinin ardından nihayet Diablo evreninin hikayesinde diablo oyunlarının yer aldığı bölüme gelebildik. Bu videomuzda sizlere Diablo 1 oyununda geçen hikayeyi aktaracağım. Bunu yaparken ise direkt olarak oyun üzerinden gitmeyeceğim ancak. Ve başlarken de henüz Diablo 1 oyununa gelmeden önce yaşanan bir kaç önemli olaydan da bahsetmem gerekiyor. Bu nedenle oyun bazlı bir anlatım gerçekleştirmeyeceğim.
Doğudaki krallıklar ferah içerisinde büyüyüp gelişirken, batıda kurast da Travincal Tapınak şehrinde Mephisto yavaş yavaş Zakarum'un kontrolünü ele geçirmeye başlamıştı. Detaylarını bir önceki videomuzda anlatmıştık. Mephisto'nun ilk hedefi en küçük kardeşleri olan Diablo'yu uyandırmaktı. Ancak bunu bizzat gidip yapamazdı. Cennet'in haberdar olmasından çekiniyordu, ayrıca Nephalem, insan ırkının sonsuz savaşta kullanılması düşüncesi hala geçerli olduğundan insanoğlunun bir şekilde kandırılması gerekiyordu. Bu nedenlerden ötürü kendi öz görüntüsü ve iradesi ile sanctuary'de dolaşamazdı. Ki buna zaten ihtiyacı da yoktu bir bakıma, insanoğlunun büyük bir kısmı zayıf iradeliydi ve kolay kandırılabiliyordu. Planlama dehası olan Mephisto'nun acelesi de olmadığından, satranç oynar gibi hamlelerini yapmaya başladı.
İlk amaç olan diablo'nun uyandırılması için hapsediliği kırmızı ruh taşının parçalanması ya da başka bir beden tarafından özümsenmesi gerekiyordu. Bu görev içinse başta düşünülen isim Leoric idi. Leoric normalde Kehjistan'da yaşayan bir yüksek mertebeden soyluydu. Zakarum adına Khanduras bölgesini yönetmesi için gönderildi, ancak çok geçmeden kendini bölgenin kralı ilan etti. Yine de inancı doğrultusunda Zakarum kilisesine olan bağını koparmadı. Leroic, Zakarum kilisesinin Mephisto tarafından yozlaştırıldığından haberdar değildi.
Leoric normalinde onurlu bir kral, ışığın gerçek bir müridi ve çok iyi bir aile babasıydı. Bu nedenle Tristram'a ailesi ile birlikte gelmişti. Tristram Kilisesine zakarum adına el koydu. Herşey çok normal ilerlerken, korkunç olaylar başpiskopos Lazarus'un Tristram'a gelmesi ile başlayacaktı.
Lazarus, Mephisto'nun adamlarından biriydi. cehenneme kendi iradesiyle mi hizmet ediyordu bilinmez ancak. Diablo'dan bahsederken "efendim" şeklinde hitap ederdi.
Zamanında Leroic'in Tristram'a gelmesine ikna eden, Tristram Kilisesinin krallığının merkezi olup tahtın yeri olarak tavsiye eden hep Lazarus idi.
Çok fazla vakit kaybetmeden Lazarus Diablo'nun ruhunu serbest bırakır. Ancak hala bir bedene ihtiyaç duyulmaktaydı. İşte bu iş için de zaten Kral Leoric düşünülmüştü. Tabi Leroic'in rızası ile değil. Onun aklını çelmek için iradesini harekete geçiren Diablo beklemediği bir direniş ile karşılaştı. Leoric'in ışığa olan inancı ve öz iradesi çok güçlüydü. Ancak Diablo'ya karşı koyacak kadar da kudretli değildi. Bu da Leoric'in yavaş yavaş delirmesine yol açtı. Kendi halkına eziyet etmeye başlayan Leroic'in iradesi bir şekilde kırılmalıydı. Halkını ve ailesini çok seven Leoric'in iradesinin kıralmasının yolu ile halkının veya ailesnin acı çekmesinden geçtiğini düşünen Lazarus yılan diliyle Leoric'e tavsiyelerde bulunuyor onu manüpile ediyordu. Kendisine komplo düzenlediği düşüncesile sağa sola sataşıyor ve Lazarus'un işaret ettiği herkesi suçluyordu. Hatta Westmarch krallığına savaş açacak kadar ileri gitti. Khanduras'ın sadık olanları adını verdiği bir ordu kurdu ve Westmarch krallığının üzerine gönderdi. Ancak orduyu bekleyen tek şey yenilgi ve ölümdü. Westmarch dünya üzerindeki güçlü krallıklardan biriydi. Leoric'in hala direndiğini gören Lazarus daha ileri giderek Leoric'in eşi olan Kraliçe Asylla'yı bile suçladı. Artık neredeyse tamamen delirmiş olan Leoric ne yaptığının farkında bile değildi denilebilir. Nihayetinde kendi eşinin bile idamına karar veren Leoric tamamen delirmişti. Kraliçe Asylla hapsedildiği dönem günlüklerinde şöyle der. " Benim hayatım bir gün biticek, ancak küçük oğlum Albrecth'in kaderi delirmiş babasının ellerinde, keşke Aidan burada olsaydı."
Anlaşıldığı üzere Albrecth ve Aidan Kral Leoric'in çocuklarıydı. Albrecth Tristram'daydı ancak Aidan Westmarch'a karşı yürütülen o saçma savaşa dahil olmuştu. Herkes öldüğünü düşünmüştü ancak sağ kurtulanlarla birlikte geriye dönebilmişti. Hatta Diablo 1 oyununda oynanabilir karakter olan warior yani savaşçı hikayeye göre Aidan idi.
Bu sırada Leoric deliliğin sınırlarını çoktan geçtiği için Diablo'nun pek işine yaramayacak bir beden haline geldi. Lazarus ise efendisi için beden bulmalıydı. Ve prens Albrecth'i kaçırır. Albrecth'in bedenine yerleşen Diablo artık dünyada yürümeye başlamıştı. Terör'ünü Tristram'dan yayıyordu. Albrecth'in kaybolması ile Leoric tamamen kafayı yedi ve Deli Kral lakabına yaraşır bir şekilde hareketler sergilemeye başladı.
Bütün bunlar yaşanırken Diablo cehennemi Tristram Kiliseninin derinliklerine yaymaya başlamıştı bile. Prens'in ortadan kayboluşu ile bir grup kasaba halkını prensi bulması için kiliseye gönderildi. Onları Diablo oyunlarının mehşur kasabı iblis Butcher'a yönlendiren Lazarus, bu insanları ölüme yönlendirdikten sonra Kilisenin derinliklerinde gitti ve bir daha da yüzeye çıkmadı.
Westmarch'tan geriye dönen önemli isimlerden biri de Yüzbaşı Lachdanan'dı. Tristram'a döndüğünde duyduklarına ve gördüklerine inananamadı. Ancak içten içe de başından beri Lazarus'un birşeyler çevirdiğini biliyor, hissediyordu. Tabi bir başpiskopos olan biri hakkında bu tarz düşünceleri dile getirmek çok da kolay değildi. Her ne kadar Lachdanan Zakarum Şampiyonu da olsa karşısındaki bir başpiskopostu. Ve ayrıca Kral'ına da güveni tamdı. Ancak kendini çok zor bir durumun içinde bulan Lachdanan birşeyler yapmalıydı. Hala kendisine sağdık olan adamları topladı ve Leroic'in karşısına dikildi. Bugüne kadar olanları görmediğinden kendisini suçlar bir ifadeyle bu bedeli ödemesi gerektiğini söyledi ve Kral Leoric'i öldürdü.
Ancak Leoric'in öyküsü tabi ki bitmiyecekti. Ölmeden önce Khanduras ordularının ölümde bile kendisine hizmet edeceğini kehanetleyip Lachdanan dahil herkesi lanetledi. Çok geçmeden de mezarından kalkan Kral Leoric kehaneti gerçekleştirip ölülerden oluşan ordusunun başına geçti ve Tristram Kilisesinin derinliklerine indi. Lachdanan ve komutasındaki elit asker ise Cehennem Süvarileri anlamına gelen ve oyunda karşımıza çıkan Hell Knights olarak dönüştüler.
Bu olaylar yaşanırken bölgede olanları duyan Cadı Adria buraya gelmeye karar verir. Diablo 1 oyununda kendisi bize Tristram'daki bir NPC olarak görünür. Diablo 3 oyununda ortaya çıkan korkunç planıından henüz burada haberdar değiliz yani.
Öte yandan Mehşur Deckard Cain, Horadrim'in son üyesi, burada öğretmenlik yapmaktaydı. Olayları gördükçe yaşadıkça, ailesinin anlattığı hikayeler ve okuduğu şeyler aklına geliyordu. Yaşananlara anlam verebiliyor hatta neredeyse ne yapılması gerektiğini bile hissedebiliyordu. Yine bir NPC karakter olarak karşımıza çıkan Deckard Cain aslında bize Diablo evreninin hikayesini aktaran kişidir de. Bu arada NPC kelimesi oyun dünyasında Non-Playable Character yani oynanamayan karakter anlamına gelir.
Öte yandan Diablo 1 oyununda 3 tane oynanabilir karakter vardır ki diğer diablo oyunlarının aksine bu karakterlerin hikayede yerleri vardır.
Warior yani savaşçı Kral Leoric'in oğlu olan Aidan'dan bahsetmiştik.
Assasin yani süikastçi olan Morena ki Vizjaqtar üyesidir. Hikayedeki yerini ise Diablo 2 oyununda alacaktır. Yine aynı şekilde hikayesel olarak Diablo 2 oyununda karşımıza çıkacak olan bir başka oynanabilir karakter ise büyücü olan Jazreth'dir.
Bu üç kahraman Tristram'da kol gezen karanlık kötülüğe son vermek adına işe koyuluyorlar ve ilk olarak Butcher ile yüzleşiyoruz. O korkunç hırıltısı ve sesi ile sizi öldürene kadar takip eden kan kaplı yaratık oyun dünyasına bomba gibi oturmuş ve hala bazılarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Fresh Meat sesi eminim çoğumuzun kulaklarında hala yankılanmaktadır. Zorlu bir dövüşün ardından ilk büyük engeli aşıyoruz.
Diablo'nun terörürünü durdurmak adına çıktığımız yolda Kral Leoric ve emrindeki adamlarla da yüzleşiyoruz. Hatta lanetlenen Lachdanan güçlü iradesi sayesinde bize saldırmayı rededebiliyor. Kendisini lanetten kurtarmamız için yalvarıyor. Lachdanan için gerekli iksiri buluyoruz ve onu lanetinden kurtarıyoruz. Ardından da Leoric ile yüzleşiyoruz. Kral'ında azabına son verip yolumuza edeceğiz. Ancak Leoric'in huzursuz ruhu halen rahata kavuşmuş olmayacaktır. Diablo 3 oyununda tekrar karşılacağız ancak o zaman kadar bir daha kendisi ile karşılaşmayacağız.
Son olarak Diablo ile dövüşüyoruz. Hikayeye göre Diablo'yu Kral Leoric'in oğlu Aidan alt ediyor. Diablo'nun alnındaki ruh taşını çıkardığında kardeşinin bedeni ortaya çıkıyor ve son nefesini veriyor. Kardeşinin hayatına mal olan bu olayda Aidan anlıyor ki ruh taşı mutlaka iradesel olarak bastırılmalıydı. Ve Diablo'nun ruh taşını kendi alnına saplıyor ve Diablo'ya karşı koymaya çalışıyor ancak irade savaşı verdiği kişinin Diablo olduğunu unutmuş olsa gerek ki hemen yenik düşüyor ve Diablo'nun iradesine giriyor.
Böylelikle Diablo 1 oyunu sona ermiş oluyor. Ancak Tristram'da kutlamalar başlamadan bitmiş oluyor. Çünkü Aidan Diablo'nun terörürünü bastıramamış ve Tristram'ın üzerindeki karanlık devam ediyordu.
Hikaye burdan sonra Diablo 2 oyununa geçiyor.
Diablo 2 de Dark Wanderer, karanlık gezgin olarak geçecek olan karakter Diablo 1 deki Kral Leoric'in oğlu olan Aidandır. Ve Aidan da Diablo'nun iradesinin kontrolü altında. Amacı ise ortanca kardeşi Baal'ı kurtarıp Mephisto ile buluşmak.
Ve arkadaşlar böylelikle Tristram'ın Kararması denilen olayı ve Diablo 1'in tam hikayesini sizlere aktarmış olduk.
Bir sonraki videoda Diablo 2'nin hikayesine giriş yapmış oluruz. O zamana kadar kendinize çok iyi bakın ve takipte kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DIABLO IV ÜÇ AYLIK GÜNCELLEME - HAZİRAN 2021

Inarius Kimdir ? (Diablo 4)

Akarat Kimdir ? İnancın ve Zakarum Kilisesi'nin Yükselişi - Diablo Lore İnancın Çağı