Illidan Stormrage - Türkçe Lore (Bıçkın Delikanlı Illidan)

Illidan Stormrage - Türkçe Lore (Bıçkın Delikanlı Illidan)

Herkese merhabalar arkadaşlar yine twitch üzerinden kanala sadakat puanları ile talep edilmiş olan bir video ile karşınızdayız. Bu videoda hepimizin aslında çok iyi tanıdığı İllidan Stormrage'i ele alacağız ancak bu sefer biraz "delikanlı bıçkın illidan" bakış açısı ile konuya yaklaşacağız. Keyif almanız dileği ile iyi seyirler.
İllidan Val'sharah'ın Lorlathil köyünde, Azeroth'un bağrında ikiz kardeşi Malfurion ile birlikte dünyaya gelmiştir. Altın rengi parlak gözlere sahip olduğundan köyün falcıları ona hep büyük bir kaderi olduğunu söylemiş doğduğu andan itibaren gazlamışlardır. Tabi genç illidan o an bunlara çok kulak asmamıştır. Çünkü büyüdüğü sıralarda aklı fikri Tyrande'deydi. Tyrande mahallenin Sabahat Abla'sı İllidan ise Eşref Abi'siydi. Tyrande uçuş uçuş etekleriyle ortalıkla İllidan ve Malfurion'un yüreğini hoplatırken, ikiz kardeşler Cenarius'dan druidizm eğitimleri alıyordu. Tabi Eşref abi Sabahat abla'nın gözüne girebilmek için sabırsızdı. Şaka bi yana karakteri de aceleci illidan'ın, ama druidizm öğretisine ters. Olmuyor tutmuyor, neticede Cenarius kardeşini halefi olarak seçiyor. İllidan da öyle mi görürsünüz siz diyor ve soylu olmamasına rağmen kendini büyü konusunda kasıyor ve Lord Kurthalos Ravencrest'in baş büyücüsü oluyor.
Dönemin elf halkının lideri Kraliçe Azshara, güç açlığı ile titan sargeras'a hizmet etmeye başlamış ve süregelen olaylar sonrasında Kadimler Savaşı patlak vermişti. Tyrande ile Malfurion başka cephede, illidan ise başka cephede yer almıştır. Bu sırada illidan halkının çoğunluğunu korumak amacıyla kimsenin totosunun yiyemeceği hareketler yapa dursun diğer tarafta malfurion yaptığı kahramancıklarla sabahat abla'nın kalbinin çalmaya başlamıştı. İllidan verilen şehitlerin anısına hakaret olacak şekilde suçlanıyor kurtardığı elfler tarafından ayıplanıyordu. Yetmezmiş gibi gözleri de sargeras'ın ateşi tarafından yakılmıştı. Bu olay sonrasında kör olan illidan aslında herkesden daha iyi görmeye başlamıştı. Olan olayları anlıyor arkasında yatan sebepleri daha net görüyordu. Savaş bittiğinde bir tek o savaş kahramanı sayılmamıştı. Aldığı kararlar sayesinde ölümsüzlüklerini koruyan elfler tarafından savaş suçlusu ilan edildip 10000 yıl hapis cezasına mahkum edildi.
İllidan'ın tek bir amacı vardı. Halkına hizmet etmek ve Tyrande'nin gözüne girebilmek, temelde doğru olduğuna inandığı şeyleri yaptı. Aslında çok da haksız değildi de hani. Ama ödülü suçlanmak, dışlanmak ve hapis oldu.
İlerde, o dönemde süregelen olaylardan ötürü Tyrande tarafından az da olsa değeri anlaşılan illidan, serbest bırakıldı. Bana işiniz düştü yine dimi lan deyip, ne olduğunu sordu. Scourge tehtidi iyice büyümüştü ve kimsenin yemediğini yapacak adamlar lazımdı yine. Malfurion ise sevgilisini kaybedeceği korkusuyla karşı çıksada illidan serbestti artık.
İllidan'da şimdi hani az değil tamam iyi abi de, hep bi ben bilirim lan tavırları can sıkmıyor değil. Gitti bu sefer Felwood'da scourge'u durdurcam diye Gul'dan'ın kafa tafasının içindeki gücü özümsedi ve iyice iblis formuna girdi. İşe yaradı da aslında ama İllidan yaptığı her harekette kendinden biraz daha veriyordu ve elfler bunu anlamıyordu. Belki de hak etmiyorlardı. Tyrande ve Malfurion iş işten geçtik sonra gelip bakıyorlar ki illidan iblis formunda, tiksinip ona yukardan bakıyorlar. Aslında onların yapamadığını yapmış olmasına rağmen Malfurion "bundan sonra orman dışısın" diyor. İllidan da " peki bilader öyle olsun" diyor ve gidiyor.
Bu sırada iyice yalnızlaşan illidan şeytanla anlaşma yapıyor. Kil'jaden ile Arthas'ı durduması konusunda sözleşiyorlar. Ancaaaaak Arthas abi de başka bir hikaye hani öyle boş biri değil yani. Gel bakalım koca oğlan diyor illidan'nın ağzını yüzünü bir güzel kırıyor.
İlk defa burda tam anlamıyla başırısız olan İllidan reis, iyice yalnız kalmıştı ve kaçmalıydı yoksa Kil'jaden'in ona atlayacağını biliyordu. Outland'a kaçtı Black Temple denilen kara tapınağa saklandı.
Bu zamana kadar yaptıkları bize hep yanlış aktarılan illidan meğer legion'a karşı hareketler yapıyormuş ama biz onu sanki bir legion generaliymiş gibi peşledik ve kara tapınakta sıkıştırdık. İllidan'ı yakalamayı saplantı haline getiren Maiev'i yanımıza aldık ve İllidan ile yüzleştik. Dövmekten beter ettiğimiz illidan düşerken bile son anında Tyrande'yi düşlüyordu.
İllidan, tekrardan totomuzun sıkışacağı güne kadar hapsedildi.
Biz yine aklımızın ermediği işler kovalarken, alternatif evrenden tutup Gul'dan'ı kendi evrenimize getiriyoruz. O'da gitti hemen İllidan'ın hapis tutulduğu kristali çaldı. Amacı İllidan'ın içindeki gücü özümsemekti.
Gul'dan'ın gelişi ile birlikte Legion aktiviteleri de beraberinde arttı. Bunun neticesinde hem illidan'ı kurtarmak hem de legion tehtidine karşı beraber karşı koyabilmek adına İllidan'ın kurduğu demon hunter birliğini serbest bırakıyoruz. Başta maiev bu olaya pek yanaşmasa da İllidan ile tekrardan tavşan kaç tazı tut oynayacağı için mutlu görünüyordu.
Bu olayla birlikte demon hunter oynanabilir bir sınıf haline geldi ve etrafta "Lord illidan yolu bilir aga" "ben herşeyimi feda ettim sen ne ettin ha" diyen bir sürü mahalle delikanlısı türemiş oldu. Sanki bu zamana kadar C'thun'dan tutun da Lich King'e, Hakkar'dan tutun da Deathwing'e kadar bütün bossları ben dövmemişiz gibi sağda solda bize atar yapıldı. Neyse büyüklüğümüzden ses çıkarmadan birlikte saf aldık ve ilk iş Gul'dan'ı durdurduk. İllidan Gul'dan'ı öldürmekten beter yaptı. TBC sinematiğine gönderme yapar gibi kafa tasafını portakalmış gibi sıktı ve parçaladı.
Sıradaki durdurulması gereken düşman Kil'jeaden idi. İllidan ile birlikte dövüştüğümüz Kil'jeaden'ı yeniyoruz. Ve sonucunda Sargeras'ın peşine düşeceğimiz Argus gezegenine, gezegen büyüklüğünde bir portal açılıyor. Khadgar illidan'a "naptın ula" diye sorar, bizim Lord illidan'da "ne oldu olm körüm ben görmüyorum ki" der. Şaka bi yana illidan'ın cevabı şu oluyor " bazen kaderi zorlamalıyız" ve bu sefer bizim Legion'u kovalayacağımız macera serisi başlamış oluyor.
Argus'a dalmadan oraya geçiş sırasında Velen ile İllidan hoş bir sohbete tutuşuyorlar. Velen ışığın büyüklüğünden falan bahsederken, İllidan ise kadercilik diye bir şeyin olmadığını herşeyin Neşet Ertaş'ın dediği gibi "kendim ettim kendim buldum" tarzında olduğunu savunuyordu.
Sonra İllidan'ı kadim naru olan Xe'ra ile yüzleştiriyorlar. Xe'ra sanki illidan'In kendi iradesi yokmuş da geçmişte yaşadığı şeylerden ötürü oluşan yaraların ona zarar verdiği düşüncesi ile illidan'a zorla hükmetmeye çalıştı. Ve sonunda olan oldu. İllidan "bu yaralar beni ben yapıyor ulan" diyerek. Xe'ra'yı orta yerinden çatlatıyor. Tabi o sırada ışığın yobaz takipçileri kafayı yiyor ama illidan yine kendi bildiğini okumuş oluyor.
Legion eklenti paketinin son dövüşünde Argus'u da devirdikten sonra Titanlar Sargeras'ı pantheona çekiyorlar. Velen haydin bakalım işimiz bitti bu saatten sonra olay titanlarda dese de İllidan kalıp sargeras ile yüzleşmeye kararlı. Hatta velen illidan'ın gelmeyeceğine şaşırdığında İllidan ona son bir laf sokuyor, " bu kaderi de göremedin mi peygamber ". Bu sözlerle birlikte İllidan'ı pantheonda bırakıyoruz ve Azeroth'a dönüyoruz.
Böylelikle mahallemizin bıçkın delikanlısı İllidan'ın legion eklenti paketinin sonuna kadar olan hikayesinin hızlı özetinin sonuna geliyoruz. Velen'in dediği şekilde İllidan reisi uğurluyoruz. Dualarımız seninle İllidan Stormrage.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DIABLO IV ÜÇ AYLIK GÜNCELLEME - HAZİRAN 2021

Diablo 2 Resurrected - Blizzconline 2021 - Açıklananlar

World of Warcraft'da Yer Alan 10 Ürkütücü Şey