Diablo 3 Türkçe Lore - Reaper of Souls

Diablo 3 Türkçe Lore - Reaper of Souls

Herkese selamlar arkadaşlar. Bildiğiniz üzere bir önceki diablo lore videomuzda Diablo 3^ün eklenti paketine kadar yer alan hikayeyi ele aldık. O videoyu çok uzatmamak adına Reaper of Souls'da geçen hikayeyi sizlere bu video ile aktaracağız. Lafı daha fazla dolandırmadan hikayemize geçelim.
Diablo 3 bittiğindeki ortamı tekrar hatırlayalım. Deckard Cain ve Leah hayatını kaybetti. Matheal kayıp ve Yüksel Melek Meclisi bütün iblis generallerinin ruhlarının içinde bulunduğu kara ruh taşına ne olacağına karar vermeliydi. 
Auriel kara ruh taşının cennete kalmasını istiyordu. Imperius ise cehennem ocağı olan hellforge götürülüp yok edilmesi, Ithereal ise kaderin yazıtlarını görebildiği için mi yoksa bu konuda fikir belirtmek istemediği için mi bilinmez pek konuşmuyordu ancak kara ruh taşının insan eliyle yapıldığını ve hellforge götürmenin bir yararının olmadığını dile getirdi. Maltheal zaten ortalıkta yoktu. Tyreal ise artık bir ölümlü olduğu için tartışmaları melek perspektifinden değil de dışardan biri gibi görebildiğinden kara ruh taşının yüksek melek meclisini nasıl yozlaştırdığını fark ediyordu. Ve onu dünyaya götürüp yaratıldığı yerde saklmak istiyordu. Imperius ve Auriel buna şiddetle karşı çıkıyor ölümlü olmanın getirdiği korku ile konuya bu şekilde yaklaştığını düşünüyorlardı. Bu tutumları karşısında, kanatları olmayan bir melek olduğundan hor görülmekten bıkmış bir şekilde cenneti terk etmeye karar verdi. Ancak kafasındaki plan şuydu, dünyaya kaçarken bilgelik sunağı Chalad'ar'ı ve kara ruh taşını kaçıracaktı. Chalad'ar'ı almayı başardı ancak kara ruh taşını kaçıramadan Imperius'un teğmeni olan Balzael'e yakalandı. Melek güçleri olmadığından Tyreal'in pek şansı yoktu. Hatta Balzeal burada Tyreal'i bir güzel aşağılıyor; " kanatsız bir melek! Kanat çırpan fakat uçamayan bir kuş gibisin belki de seni bir kafese kapatmalıyız!" Kara ruh taşını almasına müsade etmese de Tyreal'i elinden kaçırıyor. Tyreal Chelad'ar ile birlikte dünyaya kaçmayı başarıyor. Deckard'ın yazmalarında Horadrim'in hala faaliyet gösterdiğini öğreniyor. Horadrim'i toplayacak ve kara ruh taşını dünyaya getirip saklayacaktı. Plan bu yöndeydi. Ancak kaçtığı andan itibaren Imperius'un emri doğrultusunda Balzeal Tyreal'i an ve an izliyordu. Öte yandan Maltheal ise kara ruh taşının yüksek melek meclisini yozlaştırmasını, bunun sonrasında ise insanoğlunu var oluştran silmesini istiyordu. Ancak Horadrim'in taşı çalması ile planlar değişti. Balzeal bir çok kez Tyreal'i yakaladığında Imperius eski kardeşini kolladığı ve serbest bıraktırdığı için artık Maltheal'i takip edecekti. Hatta bir çok melek Maltheal'e katılacaktı.
Kara ruh taşını kaçırdıktan sonra Yeni Tristram'da soluklanmak ve plan yapmak için Horadrim bir süreliğine mola veriyor. Tyreal sık sık bilgelik feneri olan Chalad'ar'a danışıyordu. Ancak ölümlü zihnini parçalayacak derece güçlüydü bu nedenle insan büyüsü ile üzerinde denemeler de gerçekleştiriyordu. Bu durum Balzael'in adamları tarafından gözetleniyor, an ve an raporlanıyordu. Rivayete göre bir hayalet ki Balzael'in işi olma ihtimali yüksek Tyreal ve Horadrim'e musallat oldu. Bu sebeple Yeni Tristram'ı terk edip Westmarch'a doğru yola çıktı. O sırada Maltheal'in Westmarch'taki tapınak şovalyelerini yozlaştırmış olması ve bölgeye bir çok reaper yani ölüm meleği göndermiş olması, Horadrim'e yapılan bu hareketin Balzael kaynaklı olabileceği ihtimalini öne çıkarıyor. Çünkü yine bir rivayete göre Maltheal Balzael'e Horadrim'İn kara ruh taşını çalmasını müsade etmesini söyediği düşünülüyor. Böylelikle cennetten çalamayacağı kara ruh taşını kendisi çalabilecekti ki aslına bakarsanız planı tıkır tıkır işlemişti de. 
Diğer tarafran Horadrim Westmarch'a gelmişti ve kara ruh taşı acilen saklanmalıydı. En uygun yer yüce kral Rakkis'in mezarıydı. Horadrim ve Tyreal hızlıca mezara iner ve hazırlanmış yapıya kara ruh taşını bırakacakken, olan olur. Tyreal takım arkadaşlarını daha tebrik edemeden sözü yarıda kalır; "bugün iyi iş çıkar Horadrim ve şimdi hepiniz..... kaçın!" Çünkü karşılarında duran kişi artık bilgeliğin baş meleği değildi. Ruh emici güçleriyle ve tüm heybetiyle Maltheal gelmişti. Tyreal Horadrim üyelerine yardım etmek ister ancak ne çare! Tek kaçabilen kişi Lorath Nahr oluyor ve Tyreal ona hemen Nephalem'i bulmasını söylüyor. Kendisi Maltheal ile yüzleşmek için kalıyor ancak artık bir ölümlüydü. Ve karşısındaki kişi de yüksek melek meclisinden kardeşi değil, ölümün baş meleği idi. Böylelikle kara ruh taşı Maltheal'in eline geçiyor ve Diablo 3 Reaper of Souls eklenti paketi de başlamış oluyor. 
Oyuna başladığımızda ilk iş olarak Lorath Nahr ile Westmarch'a doğru yola çıkıyoruz. Yolda Tyreal ile karşılaşıyoruz. Tyreal, Maltheal'in geride bıraktığı sliver diye anılan kara ruh taşının bir kalıntısı ile kaçmayı başarmış ancak çok da iyi durumda görünmüyordu. Bu sırada Westmarch ağır kuşatma altında ve sağ kalanların büyük bir kısmı Westmarch katedraline kaçmışlardı. Ancak ölüm melekleri insanları buraya kadar takip etmişti ve kurtarılmaları gerekiyordu. Müdahelemizi yaptıktan sonra yakınlarda bir bölgeye yerleşiyoruz. Kahramanlar olarak bizler Maltheal'in peşine düşeceğiz ancak nerede olduğunu bilmiyoruz. Tyreal Maltheal'den geriye kalan sliver üzerinde çalışmalar yaparken biz de Westmarch'ı kurtarmaya çalışacağız. Maltheal ise saldırılarını güçlendiriyordu. Daha fazla ruh çekip güçlenmek adına bölgeye güçlü kumandanlarından biri olan Uzrael'i gönderiyor. Tyreal çalışmalarına devam ederken. Biz gidip Uzrael ile yüzleşiyoruz. 
Burada hikayeye, yancı dediğimiz karakterlerin hikaye gelişimlerine yer vermek için bir parantez açmak istiyorum. Westmarch'daki maceralarımız sırasında Vecin topluluğuna mensup Myriam isimli bir büyücüyü ölüm meleklerinin elinden kurtarıyoruz. Yine bizlere yardımlarımızdan ötürü hizmetini sunan Myriam ekibe dahil oluyor. Göçebe çingene olan Myriam bize tabiri caiz ise koca karı büyüleri epey bir yardımcı oluyor. Oyun içerisinde kendisini Mystic olarak tanıyoruz. Diğer karakterlere gelecek olursak.
Tapınak şovalyesi Kormac tapınak düzeninin yeni katılan üyelere nasıl işkenler ettiğini öğreniyor ve düzenin altında yatan acı gerçeği öğreniyor. Ancak Kormac düzen tarafından kahraman olarak karşılanıyor. Hatta tapınak düzeninin lideri Grand Maester Kormac'a sağ kolu olmasını teklif ediyor. Ancak Kormac bunu reddiyor. Düzen içinde bunun bedeli ise ölüm. Grand Maester hemen öldürülmesini emrediyor ancak kahramanlar olarak buna engelliyoruz. Kormac Grand Maester'i öldürüyor ve böylelikle de yozlaşmış olan Tapınak Şovalyelerinden ayrılmış oluyor.
Lyndon ise hapis tutulan kardeşinin transfer edileceği duyumunu alıyor. Ancak bunun hırsızlar loncasının bir tuzağı olduğu ortaya çıkıyor. Kardeşi çoktan ölmüştü ve bedenine bir hançer saplanmıştı. Lyndon hançeri alıyor ve kardeşinin ölümünün üzüntüsü ile kampa dönüyor. Demir ustası Headring Eamon hançerde gizlenmiş olan bir notu ortaya çıkarıyor. Lyndon'a ithaf edilen notta şöyle yazıyor; "Eğer intikam arıyorsan seni bekliyor olacağım" Rea, Lyndon'ın kardeşi Edlin'in karısı.
Eirena'yı da bir başka acıklı hikaye beklemekteydi. Elçinin eli isimli örgütten kız kardeşi olan Lysa elçinin kendisini seçmediğinden dolayı aşırı bir kıskançlık krizine girmiş ve örgütü bitirmek için yemin etmişti. Bu uğurda iblislerle anlaşma yapan Lysa kendini tamamen kaybetmiş ve iblis vari bir forma bile girmişti. Durdurulması gerekiyordu. Eirena hüzün dolu bir şekilde örgütten en yakın dostu kardeş dediği Lysa'yı öldürdü ve örgütü yeniden kurmak için ant içti. 
Asıl gariplik ise Mücevheratçı Shen tarafındaydı. Asla tam olarak kim olduğunu ne olduğunu anlayamayacağız. Xiansai tanrıları arasında bir aşk üçgeni yaşanmıştı. Dirgest isimli bir tanrının eşi olan Lyria, Zei isimli bir başka Xiansai tanırısına aşık olmuştu. Sinirden deliye dönen Dirgest çevresinde kim varsa, karısı da dahil herkesi öldürmüştü. Zei bunun üzerine Dirgest'i Zei'nin intikamı isimli bir mücevhere hapsediyor. Bu eylemi Lyria'nın ruhunun bir süre daha yaşaması için yapıyor. Shen bizden bu mücevheri bulma konusunda yardım istiyor. Tuhaf bir maceranın ardından mücevheri buluyoruz. Ancak içindeki iblis ortaya çıkmış bir şekilde Dirgest'in yeminli intikamcısını öldürdükten sonra Lyria'nın ruhu ile Shen garip bir konuşma yapıyorlar. İntikamcının da Zei sandığı Shen'i Lyria da Zei sanıyor ve soruyor, Zei sen misin? Ancak shen kendisini basit bir insan olarak tanıtsa da garip bir hüzün içerisindeydi ve sıradan bir insan ise neden Lyria'yı "tekrar" görmekten çok mutluydu, ki tekrar kelimesinin altını çiziyorum. Sonrasında kampa dönüyoruz ve Shen'in hikayesi de şimdilik sona eriyor. Ancak bu olanlardan ötürü rivayete göre Shen aslında Zei'nin ta kendisiydi. Aldatıcı doğası ile bilinen Xiansai tanrısı olduğu düşünülen Shen belki de kendine bu acıklı hikayeden ötürü başka bir hayat istiyordu. Kim bilir.
Geri gelelim ana hikayenin akışına. 
Unutulduğu düşünülen Adria gündeme geliyor. Diablo'ya hizmet etmek ve kara ruh taşı konusunda saplantılı olduğu bilinen Adria da Maltheal'i arıyor ve hatta yerini biliyor olabilirdi. Ancak bunu bizimle paylaşırmıydı acaba? Gidip Adria'yı saklandığı ininde buluyoruz. Tahmin ettiğimiz gibi bilgiyi bize vermeye niyetli değil. Fakat kendisini bulduğumuzda Pandemonium Fortress'ın görüsüne bakmaktaydı. Adria'yı öldürüyoruz. Son ana kadar Diablo'ya sadık kalıyordu. Bu bilgiye istinaden Tyrael cennete gitmemiz gerektiğini ancak oradan Pandemonium Fortress'a geçiş yapabileceğimizi söylüyor. 
Pandemonium kapılarına geldiğimizde ise Maltheal'in bizden önce davrandığını ve kapıları yok etmek için birlikler gönderdiğini görüyoruz. Her şey için çok geç olmadan Reaperları öldürüyoruz ve Imperius geliyor. Bu sefer öncekiler gibi mermer kafa anlaşıyından sıyrılmış gibi görünüyor. Maltheal'in durdurulması gerektiğini ancak uzun yıllar omuz omuz dövüştüklerinden kardeşi ile yüzleşemeyeceğini ve bunu bizim yapmamız gerektiğini söylüyor ve bizi sonsuz savaşın hala devam ettiği topraklara sokuyor. Pandemonium Fortress'a nasıl girileceği konusunda da yardım ediyor.
Pandemonium Fortress'a girdikten sonra iş artık tamamen bizde. Önümüze çıkan engelleri bir bir aşıyoruz ve nihayet Maltheal ile yüzleşiyoruz. Zorlu mücadele sırasında Maltheal kara ruh taşını kırıp içinde hapsolmuş olan 7 iblis generalinin ruhunu özümse de nafile Nephalem olarak ondan çok üstünüz. Kahramanlar olarak Maltheal'i öldürüyoruz. Belki bir gün kristal kemerden yeniden doğar kim bilir. Ama asıl önemli olan Diablo Baal Mephisto gibi iblis generallerinin ruhları da serbest kaldı. Gelecekte bizi neler bekliyor tam bir muamma. Ancak Tyreal'in asıl odaklandığı konu biz oluyoruz. Diablo 3 boyunca prime evil denilen büyük iblis generallerininde üstünde olan bir güce karşı koyan, bunun sonrasında ise bütün bu iblis generallerinin ruhlarını özümsemiş olan ölümün baş meleğini de alt eden Nephalem ölümlü bir kalbe sahipti. Yozlaşmaya çok açıktı. Günü geldiğinde bu yozlaşmaya karşı koyabilecek miydi yoksa felaketimiz mi olacaktı şeklinde konuyu sorguluyor ve temelde Daiblo 3 oyunu eklenti paketi ile birlikte sona eriyor. 
Şimdiye kadar olan ana hikaye burada sona eriyor. Ancak geçen süre zarfında oyuna iki önemli harita ekleniyor. Ruin of Sescheron ve Temple of Firstborn. Ruins of Sescheron'un gelişi ile Canai Kübü diablo 3 hayatımıza giriş yapıyor. Onunla birlikte Zoltun Kulle da şehirdeki yerini alıyor. Tabi Zoltun Kulle espiritüel kişiliğini hayalet formunda getirebiliyor. Ancak hikaye tarafında ise Ruins of Sescheron'a girme sebebimiz Abd-el Hazir'i kurtarmak. Bi bakıma Abd-El Hazir de aynı sebepten burada Canai'nin Kübü.Bu arada Cthulhu Mitos'unda ki Abdul Alhazred karakterinden esinlenilen, Abd-El Hazir Diablo evreninde tarihçi niteliği taşıyan bir karakter. Kanai ise başka bir hikaye. Kanai'nin Kübü adını Ölümsüz Kral Kanai'den alır. Hatta kübün bulunduğu yer de ölümsüz taht olarak geçer. Bu ölümsüz ünvanı da boşa değildir. Kanai Barbar Klanının gördüğü gelmiş geçmiş en yüce krallardan biriydi. Baal'ın yıkımı karşısında amansızca mücadele verdiler. Kanai barbarlar arasında Kadim Nephalem Bul-Khatos kadar ünlüdür. Ve tahtında oturur vaziyette ölmüştür. Ruhu ise hala Areat dağında dolanmaktadır. İşte bu nedenle hem Kral Kanai hem de taht odası ölümsüz olarak adlandırılmıştır.
Bir diğer gelen harita ise Temle of Firstborn'du. Azmodan'ın teğmenlerinden, kıskançlık günahını temsil eden Vidian'a ev sahipliği yapan bu harita, aşırı derecede rahatsız edici kan detaylarına sahiptir. Türkçeye İlkdoğanın Tapınağı olarak çevirebiliriz. Adından da anlaşılacağı gibi melek Inarius ve iblis Lilith'in Sanctuary'de ayak bastıkları ilk yer burasıdır. İlkdoğan ismi de ilk doğan nephalemin burada dünyaya gelmiş olmasındır. Diablo 4'te Lilith'in geldiğini biliyoruz. Diablo 3 de son olarak bu haritanın eklenmiş olması da epey manidar kalıyor.
Böylelikle arkadaşlar, önemli detayları ile birlikte Diabo evreninin Diablo 4 oyununa kadar olan hikayesinin sonuna geliyoruz. Umarım hoşunuza gitmiştir. Bir başka videoda görüşünceye dek, kendinize çok iyi bakın hoşçakalın. 

Bu blogdaki popüler yayınlar

DIABLO IV ÜÇ AYLIK GÜNCELLEME - HAZİRAN 2021

Diablo 2 Resurrected - Blizzconline 2021 - Açıklananlar

World of Warcraft'da Yer Alan 10 Ürkütücü Şey